Umudun, vazgeçmemenin ve hayallerin peşinde koşanların romanı: Am’Erika

Ülkü Gözen Stewart yeni kitabı Amerika’yı topluma yara olmuş birçok mevzuyu bilhassa bayan haklarını, bayan dayanışmasını ve ardından bayan düşmanlığının farklı kurgulayarak yazdı.

Kaleme aldığı kitaplarla geniş okur kitlesine ulaşan İdeal Gözen, yeni kitabında toplumsal bir sıkıntıyı ele alarak dikkatleri üzerine çekiyor. Çağdaş edebiyatımızın üretken kalemlerinden olan Gözen’in yeni kitabı olan Am’Erika’yı çok seveceksiniz. Kitapta, Amerikan vatandaşı olmak isteyen ve bu uğurda türlü uğraşlar sergileyen bir oyuncunun hikayesini okuyacaksınız.

Amerika vatandaşı olmak tahminen de dünyanın en sıkıntı işlerinden biridir. Kimisi için yeni bir hayat, kimisi için ise bir kurtuluş ve harika güç sahibi bir devletin kadim vatandaşı olmak. Kitapta ismi gizli oyuncunun gayretini okuyunca tahminen siz de Amerika vatandaşı olmak istersiniz.

Kim bilir; ilham alırsınız…

Am’Erika bir umudun ve pes etmeyen bireyin romanıdır.

Etrafımızda melek olarak tanıdığımız bayanların vakitle nasıl bir iblise dönüştüğünün yada esasen hali hazırda iblisken nasıl başarılı bir melek rolüne büründüğünün kaleme alındığı bir roman.

Ülkü Gözen Stewart, Zekasını ve kalemindeki inceliği birinci kere keşfeden kişinin, elinde büyüdüğü Aziz Nesin’in olduğunu lisana getirirken onun kalemini ve gerçekleri esprilerle anlatan Huysuz Virjin’in lisanına benzeterek övdüğünü lisana getiriyor.

Sayfa: 486

MİZAH YETENEĞİ

Mizah yeteneğini de olağan ki Allah vergisi bir özellik olmasının yanı sıra, çocukluğunda ve genç kızlığında üstat isimlerle Cihangir’de birebir apartmanda oturuyor olup, günümüzde artık hasret duyulan o eski komşuluk kavramıyla iç içe bulunmanın talihi ile feyz aldığı avantajına borçlu olduğunu söylüyor.

Ünlü müellif Dava Gözen Stewart ve eşi James Oğuz, Nasrettin Hoca Foundation U.S.A.’nin kurucuları ve Amerika’nın South Carolina eyaletinde yaşıyorlar.

Birçok insanın büyülü düşü olan New York kentinin ışıkları gözden kayboluncaya dek hıçkırıklara boğularak ağladı Erika. Gözyaşlarıyla gerisinde bıraktığı, bir tek büyülü New York değildi. Sevdası, aşkı, canı, yüreği, her şeyiydi. Canı çok yanıyordu.

Kalbi çok acıyordu. İçerisinde Dara Barzan’ı taşıdığı yaralı, kırık, mosmor yüreği paramparçaydı. Aşığına geçirdiği dokuz ayını bir sinema üzere başa sararak düşündü. Tanıştığı andan ayrıldığı o ana kadar tüm yaşadıklarını hatırladıkça hıçkırıkları daha da arttı.

Yazar İdeal Gözen Stewart

AŞKINDAN VAZGEÇEMEMEK…

Çok âşıktı Dara Barzan’a. Onsuzluğu düşünemiyordu. Boğulacak üzere hissediyordu. Neden bu türlü olmuştu güya? Niye? Onu çok seviyordu. Onsuzluğa nasıl dayanacaktı? Onsuzlukla başlayan o anlardan itibaren kim bilir onu neler bekliyordu? Aşığına kıyamayıp, ondan şikayetçi olmasa da mahkemesi kamu davası olarak sürecekti.

Aşkı, âşıkı, “kocam” diye koynunda sabahladığı, canı üzere sevdiği sevgilisi artık demir parmaklıklar arkasındaydı. O ise ondan kilometrelerce uzağa, bir bilinmezliğe hakikat yola çıkmıştı. Hüznü, asfalttı…

Duyguları, hüznünün üstünde süratle uzaklara yol alıyordu… Çok uzaklara hem de…Ukrayna’da yetişmiş, Erika Azadi isimli Ürdünlü ünlü oyuncunun, Amerikan vatandaşı olabilmek uğruna yaşadığı ve yaşattığı biçimsizliklerin kurgulandığı bir roman.

Erika üzere bayanlar sahiden ve hayatlarını diğerleri değil, asıl kendileri mahvediyorlardı. Kendi kendilerinin katiliydiler! Penelope, bunu düşünerek tüm Erikalara hem kızdı hem de üzüldü.