Taha Akgül: Dünya güreşinin artık kendisini yenilemesi gerekiyor

Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Taha Akgül, Yalova Üniversitesi Mehmet Okul Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türk’ün Cet Sporu Güreş” isimli konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonluklarıyla isminden kelam ettiren ve güreşe veda ederek federasyon başkanı olan Akgül, öğrencilere güreşe nasıl başladığını anlattı.

“BU İŞİ TEPEDE BIRAKMAK LAZIM”

2012 yılında ulusal gruba girdiğini söyleyerek kelamlarına başlayan Akgül, şu halde konuştu:

O gün, bugündür bayrağımızı Allah’a şükür gönderden indirtmedim. 2012 yılından 2024 Paris Olimpiyatları’na kadar. 11 Avrupa şampiyonluğu, 3 dünya şampiyonluğu, 1 olimpiyat şampiyonluğu, 2 olimpiyat bronz madalyası, Akdeniz oyunları şampiyonluğu, üniversitelerarası dünya, üniversitelerarası olimpiyat ve birebir vakitte askeri olimpiyatlar şampiyonluğu. Kazanabilecek bütün muvaffakiyetleri kazandım. Bir de üzerine rekorlar da kırmak nasip oldu. Hür güreşte 11 Avrupa şampiyonluğu bir rekor hamdolsun. Ülkemizin güreşte son olimpiyat şampiyonuyum. 2024 Paris Olimpiyatları’nda ayakkabıyı çıkardım, mindere veda ettim. Daha yapabilir miydim, evet yapabilirdim. Yaşım 33-34. 2028 olimpiyatlarına kadar bu işi götürebilirdim ancak yavaş yavaş bedenimdeki ağırların artması. En son Paris’e giderken Kastamonu’da kamptayız. 22 günlük kampta yalnızca 2 gün güreş idmanı yapabildim. Sakatlığım yok. 2 omzum batıyor. Omuzlarımda buz var. Dizlerim batıyor. Sakatlık değil de artık yıpranmışlığın verdiği kemik ağrıları var. Bunu hissetim. Evlendim, evlenmenin verdiği sorumluluğu hissettim. Dedim ki, bu işi tepede bırakmak lazım.

“GÜREŞE BİR VEFA BORCUMUZ VAR”

Türkiye’deki güreşin güzele hakikat gitmemesi nedeniyle federasyon başkanlığı yoluna çıktığını söyleyen Akgül, şu formda konuştu:

Federasyon başkanlığı yoluna çıkarken fikrim güreşin Türkiye’de düzgüne gitmediği istikametindeydi. Yani kulüp dayanağımız çok azaldı. Altyapıdaki atlet fabrikamız azaldı. Eskisi üzere değil. Güreş eğitim merkezlerinin yapısı eskisi üzere değil. Güreş yavaş yavaş kaybedilen bir branş haline gelmeye başladı. Bunu gördüm. Zira biz aile olarak da babam güreş sayesinde takım almış, bizi o formda büyütmüş, ailemizin geçimini o biçimde sağlamış. Ağabeyim güreş sayesinde üniversiteye girmiş antrenör olmuş. Ben güreş sayesinde Avrupa, olimpiyat şampiyonu olup bütün dünyayı gezip, bütün dünyanın tanıdığı bir isim olmuştum. Güreşe bir vefa borcumuz var. Dedim ki ben bu işe başvuracağım. İnşallah güreşi bir yerlere getirmek istiyorum. Güreşe bir sistem getirmek istiyorum. Bunu yapabileceğime inanıyorum. Hamdolsun devletimiz, Cumhurbaşkanımız, güreş camiamız, Spor Bakanlığı bizlere bu inancı sağladılar. Bu çok kıymetli.

“DÜNYA GÜREŞİNİN ARTIK KENDİNİ YENİLEMESİ GEREKİYOR”

12. kere Avrupa şampiyonu olabilecekken güreşi bıraktığını aktaran Akgül, konuşmasına şu halde devam etti:

Çok önemli bir mali geliri var. Devletimizin mükafatları çok âlâ durumda. Kulüplerin verdiği mükafatlar. Allah’a şükür çok âlâ mükafatlar kazandık. Devam etsem bunu ticaretten kazanamam. Kendi işimi yapsam da kazanacağım rekorları, maneviyatı, artı maddiyatı hiçbir yerde kazanamam. Buna karşın ben artık burada mesleğimi noktalayacağım dedim, radikal bir kararla. Dorukta diyorum. Üçüncü oldum lakin İranlı karşılaşmasında hakemlerin büsbütün inisiyatifiyle, hakem ortadaki minderde güreştik sen pasifsin dedi maçı bize kaybettirdi. Güreşin seyircisini kaybetmesi aslında bunlardan geliyor. Dünya güreşinin artık kendisini yenilemesi gerekiyor. Pasif diye karşılaşma bitmemeli. Judoda da birebiri var. Ekranda sarı kart üzere yanıyor ancak karşılaşma bitmiyor. 0-0 devam ediyor. Sonra puanlamaya gidiyor, altın puana, bastıran galip. Burası er meydanı diyorsak buna dönmeli iş. O biçimde karşılaşmayı kaybettik. Orada olimpiyat şampiyonu da olabilirdim.